Post Top Ad
14 Ocak 2022 Cuma
Su İçmediğinizin 10 Belirtisi
5 Mart 2021 Cuma
Duymadığınız İlginç 20 Spor Dalı
Duymadığınız İlginç 20 Spor Dalı
Dünya genelinde çok yaygın olmayan az bilinen yada bilinmeyen ülkemizde olan ve olmayan spor dallarından bir kaçını sizlerle paylaşacağım. Bu spor dalları kısmen de olsa başka ülkelere de yayılmakta bir kaçı mevcut spor dallarından esinlenerek de yapılan spor dallarıdır.
İşte o bilinmeyen ya da az bilinen spor dalları;
1) Ayak voleybolu (Sepak Takraw)
Üçer kişilik iki takım tarafından oynanan ve el dışında vücudun bütün kısımlarının kullanıldığı – özellikle ayak, diz, omuz ve kafa – bir file oyunudur.
2) Fierljeppen
Almanya ve Hollanda gibi ülkelerde bilinen; sırıkla atlama, uzun atlama, tırmanma gibi değişik spor dallarını birleştiren ilginç bir spor dalı.
3) Horse Vaulting
Bir ila üç kişilik gruplar halinde at üstünde çeşitli jimnastik hareketlerinin yapılmasına dayalı bir spor dalı.
4) Serbest stil köpek dansı
Özellikle İngiltere’de çok yaygın olan ve köpeklerin çeşitli kıyafetler giyerek müzik eşliğinde dans etmelerine dayanan bir spor dalı.
5) Calcio Fiorentino
Floransa şehrinin 4 ayrı bölgesinden katılan takımların 16. yüzyıl kıyafetlerini giyerek Santa Croce Meydani’nda özel olarak kurulan sahada; rugby ve futbol karışımı olan bir spor dalı.
6) Shin Kicking
İngilizlerin çorapları içine saman doldurarak bileklere yapılan tekme darbeleriyle birbirlerini yere yıkmaya çalıştıkları dövüş sporu.
7) Skibobbing
Bisiklet ile yapılan ancak tekerleklerin yerine kayağın olduğu bir spor dalıdır. Viyana’da düzenlenen Skibob Federasyonu yıl içerisindeki tüm yarışları düzenler ve ödül takdim eder.
8) Satranç Boksu (Chess Boxing)
Hem zeka hem de fiziksel gücün varlığına dayalı bu oyun bir ringde 8 dakikalık 11 raund şeklide oynanır. 8 dakikanın 4 dakikasında satranç oynanır, 4 dakikasında ise boks yapılır. Şah mat ya da nakavt yapan oyunu kazanır.
9) Kitewinging
Uçmaya ve kayak yapmaya dayanan bir spor dalıdır. Yeterince havaya yükselebilmek için oldukça hızlı bir kayma süratine ulaşma gerekir.
10) Ultimate Tazer Ball
Fulbol topundan oldukça büyük ( 65 m çapında) bir topla oynanan, oyuncuların her birinin elinde elektirkli şoklama cihazı bulunan, bu şoklama cihazıyla birbirlerini etkisiz hale getirmesini amaçlayan, tabii ki gol atılmasına dayanan ve adrenalini oldukça yüksek bir spor dalı.
11) Bossaball
Trambolin üzerinde oynanan futbol, voleybol, dans, samba, capoeira… Hepsinin karışımıyla ortaya çıkmış ve izleyene müthiş bir keyif veriyor.
Pek bilinmeyen bu voleybol ve futbol karışımı oyun Ülkemizde 3.10.2009 tarihinde Brezilya, Belçika, Hollanda, Kuveyt Singapur' un katılımıyla "Dünya Bossaball kupası" düzenlenmiş olup, kupayı Brezilya takımı kazanmıştır. Henüz olimpik bir oyun kimliğinde değildir.
12) Su Altı Hokeyi
Donmuş göletlerin içinde ters durarak oynanan hokey oyunu. Oyuncular sadece nefes alma ihtiyacı duyduğunda zemine çıkabiliyor.
13) Royal Shrovetide Futbolu
Her yıl 2 kez İngiltere’nin Ashbourne kasabasında oynanır. Takımlar sınırsız oyunculardan oluşur ve bir takım diğer takımın duvarına 3 kez topu değdirip gol atarsa kazanır.
14) Muni
Dağ bisikletinin biraz daha zorlaşmış hali. Tek tekerlek üzerinde yapılan yarıştır. En fazla 50 km hıza kadar çıkılabiliyor.
15) Skyaking
Uçaktan bir kanoyla birlikte atlanılıp göl üzerine inilen bir spor dalı.
16) Glacier Boarding
Suyun soğukluğuna, buzların ani çatlamalarına karşı mücadele edilen bir spor dalı.
17) Ga-ga ball
Temelleri İsrail’e ait olan bir nevi “yakan top” olarak tabir edebileceğimiz bu spor türünde, rakibinizi sadece dizinin alt kısımlarından top ile vurabilir ve oyun dışında bırakabilirsiniz.
18) Ayak parmağı güreşi
Spor İle İlgili Bilmediğiniz 25 Bilgi
Spor İle İlgili Bilmediğiniz 25 Bilgi
- Eskiden beyzbol topları at derisinden yapılmaktaydı.
- 1927’de Indianapolis 500 yarışında, odun yanmasıyla çalışan motora sahip bir yarış arabası yarışı 4. bitirdi.
- Chicago Bulls ve Jerry Reinsdorf, Michael Jordan beyzbol oynamayı denerken dahi Jordan’ın 4 milyon dolarlık maaşını ödediler.
- Michael Phelps’i bir ülke olarak düşünürsek, en çok altın madalya kazanan 35. ülke oluyor. Bu da 97 ülkenin önüne geçtiği anlamına geliyor.
- 4 skor ve 22.9 rebound rakamlarıyla Wilt Chamberlain, o sene MVP ödülünü Bill Russell’a kaptırdı.
- Pele’nin gerçek adı aslında Edson Arantes do Nascimento’dur. Pele, aldığı bir lakaptır ve “6 ayak” anlamına gelir. Çünkü Pele’nin iki ayağında da doğuştan 6 parmak vardı.
- Tenisteki 15-30-40 şeklindeki puanlama sistemi yüzünden, lisede tenis oynayan öğrencilerin matematik performansları ortalamanın altındadır.
- Amerikan futbolu üniversite ligi NCAA’de 1925 yılına kadar oyuncular devre arasında ders çalışmak zorundaydı.
- Normalde 10 feet olması gereken pota yüksekliğinin Houston Rockets sahasında 9 feet 7 inç olduğu 1984-1985 sezonunun 14. maçına kadar keşfedilemedi.
- Futbol, 1991 yılına kadar Missisipi’de yasaktı.
- Eski golf topları, kuru inek gözlerinden yapılmaktaydı.
- Buz hokeyi efsanelerinden Gordie Howe’un soğuk ve buz fobisi bulunuyordu.
- 1949’da İngiliz bir oyuncu bir yılan tarafından sokulana kadar, Wimbledon’daki çimenler 5 cm uzunluğundaydı.
- Olimpiyatlardaki gümüş madalya sahibi hiç bir engelli koşucu, erkek veya kadın, 41 yıldan fazla yaşamadı.
- 1948’de Dodgers takımında arka bacağını sakatlayan Jackie Robinson, yüzü siyaha boyanmış beyaz bir oyuncu olan Herschel Morowitz ile gizlice değiştirilmiştir.
- Filipinler, en çok yaz olimpiyatına katılan ülke olmasına rağmen altın madalya alamamıştır.
- NFL ligi tarihinde, efsane QB (quarter back) Peyton Manning’in yarısı kadar pas atabilmiş 10 oyuncu bulunuyor.
- İlk olimpiyatlarda, kazananlara gümüş madalya verilmekteydi.
- Kate Ledecky’nin 1500 metre yüzmedeki dünya rekoru, 2012 erkekler kategorisinde 24. sırada yer alabiliyor.
- Çin Halk Cumhuriyeti 1985 yılına kadar olimpik bir madalya alamamışken, Beijing 2008 olimpiyatlarında 100 madalya kazandı.
- Şu an varolmayan 3 ülkede olimpiyatlar düzenlemişti.
- 2004 yılında Detroit Pistons şampiyon olduğunda, Rasheed Wallace’ın şampiyonluk yüzüğü orta parmağına girmediği için tekrar yapılmıştır.
- Futbolda sakatlıkların %5’i gol kutlamalarında gerçekleşiyor.
- Michael Jordan’ın lisedeki lakabı “Magic” idi ve bu lakabı Magic Johnson’dan alıyordu.
- Bir futbol maçındaki en farklı skor; 149-0.
20 Şubat 2021 Cumartesi
Sporcu Bursu
Gençlik ve Spor Bakanı Dr. Mehmet Muharrem Kasapoğlu’nun girişimleriyle uluslararası başarıları olan milli sporcuların 52 vakıf üniversitesinde yüzde 100 burslu okuma imkanı elde ettiği ‘Milli Sporcu Bursu Tanıtım Toplantısı’ Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yapıldı.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen Milli Sporcu Bursu Tanıtım Toplantısı'nda bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün spor alanında çığır açacak önemli bir projeyi gençlere tanıtmak üzere bir arada olduklarını belirterek, Gençlik ve Spor Bakanlığı ile üniversitelerin hayata geçirdiği "Türk Sporuna Yükseköğretimde Yüzde Yüz Destek" programının hayırlı olmasını diledi.
Sporcu bursuyla vakıf üniversitelerine yerleşen 76 gencin her birini tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkeyi, uluslararası yarışmalarda başarıyla temsil ederek madalya kazanan gençlerin, eğitim öğretim hayatlarında da aynı başarıyı tekrarlayacaklarına inandığını söyledi.
Bu programın, spor ile eğitim öğretimin birbirinin alternatifi değil, tamamlayıcısı olduğunu bir kez daha gösterdiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bizim çocukluğumuzda, maalesef, spora gereken önem verilmez, spor yapan çocuklar adeta 'hayta' yaftası yerdi. Futboldan basketbola birçok sporu, çoğu defa ailelerimizden gizli saklı şekilde, mahalle aralarında sürdürmeye çalışırdık. Kağıttan toplar yapardık ve onlarla sokak aralarında top oynardık. Her şeye rağmen direnerek profesyonel spor hayatına geçen arkadaşlarımızın ekseriyeti de eğitimden mahrum kalmıştır. Halbuki gelişmiş ülkelerde spor etkinlikleri, eğitim hayatının ayrılmaz bir parçası olarak görülür, sporcular da el üstünde tutulurdu. Dünyanın birçok prestijli üniversitesinde akademik çalışmayla sportif başarının el ele gittiğini görüyoruz. Mesela dünyada ilk 100 arasında yer alan Kaliforniya Üniversitesi, olimpiyat tarihi boyunca 135'i altın toplam 288 madalya kazanmıştır. Yine dünyanın akademik başarısı en yüksek kurumlarından biri olan Stanford Üniversitesi de olimpiyatlarda 280 madalya elde etmiştir. Diğer nitelikli üniversitelere baktığımızda da benzer bir başarı tablosuyla karşılaşıyoruz. Akademik çalışmalarda başı çeken bu kurumların, sporda da böyle parlak neticeler alması, kesinlikle tesadüfi değildir. Bu, sporla eğitimi, birbirini destekleyen unsurlar olarak görmenin bir sonucudur."
"Bu anlayış daha fazla yerleşiyor"
Spora önem atfettikçe, sporculara hak ettikleri değeri verdikçe, Türk üniversitelerinin de aynı başarıyı yakalayacağına inandığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkede bu anlayışın giderek daha fazla yerleştiğini söyledi.
Ailelerin, çocuklarını spora daha fazla yönlendirdiğini, okulların, eğitimin yanı sıra spor faaliyetlerine de ağırlık verdiğini, üniversitelerin, sporda derece yapmış gençlere daha çok sahip çıktığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülke genelinde yaşanan bu zihniyet değişiminde, AK Parti hükümetlerinin spor altyapısına ve eğitimine yaptığı yatırımların çok büyük katkısı bulunduğunu bildirdi.
Türkiye'nin, kendi dönemlerinde diğer alanlarla birlikte spor altyapısında da çağ atladığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu bilgileri paylaştı:
"Ülkemizdeki toplam spor tesisi sayısını 1575'ten 3 bin 903'e yükselttik. Sentetik futbol, basketbol ve voleybol sahalarını mahallelere kadar yaydık. Atletizm pistlerimizin sayısını 12'den 56'ya, yarım ve tam olimpik yüzme havuzlarımızın sayısını 46'dan, 100 tanesi portatif olmak üzere 274'e, spor salonlarımızın sayısını 372'den 904'e çıkardık. Artık büyük çoğunluğu ömrünü tamamlamış olan stadyumları yıkıp yerlerine uluslararası standartlarda yüksek kapasiteli yeni tesisler inşa ettik. Türkiye genelinde yaptığımız stadyumlardan 32'sini tamamladık, 12 stadyumun yapımı devam ediyor. 4 stadyumumuzun da proje ve ihale süreci sürüyor."
Gelişen altyapı sayesinde faal sporcu sayısının son 18 yılda 206 binden 3 milyon 623 bine ulaştığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, okullarda yürütülen sportif yetenek taramasıyla da tespit edilen kabiliyetli çocukların özel eğitime alındığını, böylece kabiliyetli gençlerin çok erken yaşta keşfedilerek, Türk sporuna yeni yıldızlar kazandırıldığını ifade etti.
Spordaki başarıları artırmak için hayata geçirdikleri en önemli yatırımlardan birinin de Sporcu Eğitim Merkezleri olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "43 ilimizdeki Sporcu Eğitim Merkezlerimizde, bugün 1061 gündüzlü, 610 yatılı olmak üzere toplam 1671 sporcu yetiştiriyoruz. Bu merkezlerden faydalanan sporcularımıza hem faaliyet gösterdikleri spor dalı hem de okul dersleri için özel eğitimler veriyoruz" diye konuştu.
"Ödüllendirilen her başarı daha büyük başarıların öncüsü olacaktır"
Ziya Paşa'nın "Marifet iltifata tabidir, iltifatsız emek zayidir" sözünü anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, her başarının önemli olduğunu ancak başarının kendisi kadar emeğin ve kalitenin takdir edilmesinin de önem taşıdığını söyledi.
Ödüllendirilen her başarının, daha büyük başarıların öncüsü olacağını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bu amaçla başarılı sporcularımızın emeklerini zayi etmemek adına devlet olarak farklı mali destek programlarını uygulamaya aldık. Örneğin, 2021 yılı itibarıyla Sporcu Eğitim Merkezlerimize devam eden gündüzlü sporcumuza aylık 565 lira, yatılı sporcumuza ise aylık 706 lira harçlık ödemesi yapıyoruz. Yıldızlar kategorisindeki dünya ve Avrupa şampiyonlarımıza ise aylık 1555 lira harçlık desteğinde bulunuyoruz. Türkiye Olimpik Hazırlık Merkezleri'nden ise 465 yatılı, 728 gündüzlü olmak üzere toplam 1193 sporcumuz yararlanıyor. Yine burada da büyükler kategorisindeki olimpiyat, dünya ve Avrupa şampiyonlarımıza aylık 2 bin 825 lira harçlık ödemesi yapıyoruz. Üniversiteyi kazanan bütün milli sporcularımıza burs veriyor, Gençlik ve Spor Bakanlığımıza bağlı yurtlarda barınma önceliği tanıyoruz."
Sporculara sağlanan bu desteklerin karşılığının, tüm branşlarda artan madalya sayısıyla görülmeye başlandığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2002 yılında sadece 1481 madalya kazanabilen sporcuların, salgın öncesi son yıl olan 2019'da 8 bin 800'ün üzerinde madalyayla ülkeyi sevindirdiğini anımsattı.
"Gençlik, istikbalimizin teminatıdır"
Türkiye'nin bu yıl düzenlenecek Tokyo Olimpiyat Oyunları'na kazandığı kota sayısının, 10 branşta 53'e ulaştığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, paralimpikte ise 8 branşta 55 kotanın bulunduğunu aktardı.
Dünyayı etkisi altına alan yeni tip koronavirüs salgınına rağmen Türk sporcuların, katıldıkları uluslararası organizasyonlarda üstün başarılar gösterdiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, yüzmede, serbest dalışta, modern pentatlonda, jimnastikte Avrupa ve dünya şampiyonluklarının kazanıldığını hatırlattı.
"Bayrağımızı gururla dalgalandıran her bir sporcu gencimize şahsım, milletim ve ülkem adına şükranlarımı sunuyorum" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sporcuların uluslararası alanındaki başarıları arttıkça ve bunun getirdiği imkanlar çoğaldıkça, ailelerin çocuklarını spora yönlendirme şevklerinin de büyüdüğünü söyledi.
Spora ilgi duyan gençlerin artık eğitimle hayalleri arasında bir tercih yapmak zorunda kalmadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
"Gayemiz, bizim çektiğimiz çileleri gençlerimize çektirmemek, bizim yürüdüğümüz zorlu yollardan gençlerimizi yürütmemektir. Çünkü gençlere yapılan yatırım, geleceğimize yapılan yatırımdır. Bu ülke eğitimli, nitelikli, sağlıklı, milli ve manevi değerlerle mücehhez gençlerin omuzlarında yükselecektir. Türkiye'yi aydınlık yarınlara sporda, sanatta, bilimde, kültürde başarıları ile temayüz etmiş gençlerimiz taşıyacaktır. Hep söylediğimiz gibi gençlik geleceğin tohumu, istikbalimizin teminatıdır. Kamusu, sivil toplumu, üniversitesi, ailesi ile hepimizin görevi gençlerimize hayallerini gerçekleştirebilecekleri bir ortam sunmaktır."
"Kendilerini yetiştiren sporcularımız arkadan gelecek nesillere de örnek ve destek olacaklar"
Vakıf üniversiteleriyle yapılan anlaşmalarla hayata geçirilen sporcu burslarını da bu çerçevede önemli bir adım olarak gördüğünü dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sporcu bursuyla belirli başarı kriterlerini sağlayan genç sporcularımız kazandıkları bölümlerde yüzde 100 burslu şekilde okuyabilecekler. Böylece evlatlarımız, huzuru kalple hem spor hem eğitim hayatlarını birlikte sürdürebileceklerdir. Bu şekilde kendilerini yetiştiren sporcularımız arkadan gelecek nesillere de örnek ve destek olacaklar" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, halihazırda 76 sporcunun yararlandığı projenin gelecek dönemde hem kapsamının genişletilmesinin hem de paydaşlarının artırılmasının önem taşıdığına işaret etti.
Üniversitelerden, sporculara özellikle tahsis edilen kontenjanların belirlenmesi konusunda gereken hassasiyeti göstermelerini beklediğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bu çalışmayı inşallah ortaokul ve lise seviyesine de teşmil ediyoruz. Yetenekli çocuklarımızın daha temelden desteklenmesi gerektiği fikrinden hareketle ilk olarak Özel Öğretim Derneğine bağlı özel okul ve kolejlerle gereken mutabakat metinleri imzalandı. Başlangıçta 538 kontenjanla ortaöğretimde bu uygulamayı hayata geçiriyoruz. Buradan tüm özel eğitim kurumlarımızı sporcularımıza destek olmak ve Türk sporunu geliştirmek amacıyla bu mutabakata katılmaya davet ediyorum. Sporcularımıza destek olan üniversitelerimizin, Gençlik ve Spor Bakanlığı ile el ele vermesi, okullarımızı bilim yuvası olmanın yanında artık spor hayatımız için de birer merkeze dönüştürecektir. Türk sporuna çağ atlatacak bu protokolün hayata geçirilmesinde emeği olanlara teşekkür ediyorum. Milli Sporcu Bursu Mutabakatı'nın Türk sporuna, sporcularımıza ve Türkiye'ye hayırlı olmasını diliyorum."
"Spordan ya da eğitimden feragat etme dönemini hep birlikte geride bırakıyoruz"
Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, toplantıda yaptığı konuşmasına "Bugün heyecanlıyız, mutluyuz. Çünkü bugün bir hayali daha gerçekleştirmenin sevincini yaşıyoruz" sözleriyle başladı. "Açılan bu kapıdan belki bu yıl 76 sporcu geçiyor ama bugün bir devrimi hep birlikte gerçekleştiriyoruz" diyen Bakan Kasapoğlu, "İnanıyoruz ki yarınların Türkiye'sinde sporcu avukatları, sporcu mühendisleri ve sporcu doktorları ile pek çok anlamda başarısıyla şanlı bayrağımızı uluslararası alanda gururla dalgalandıran sporcularımızla gurur duymaya devam edeceğiz" şeklinde konuştu.
Bakan Kasapoğlu, Türkiye'nin son 19 yılda her alanda olduğu gibi gençlik ve spor yatırımlarında da zirveye oynadığını, iddiasını en güçlü biçimde ortaya koyduğunu belirterek, şöyle dedi:
"Bu manada gençlik ve spor yatırımlarında da yurtlarımızla, gençlik merkezlerimizle, gençlik kamplarımızla, ülkemizin dört bir yanına, köylerine kadar yayılmış spor tesisleriyle ve dünyanın bu anlamda rekabetçi üstünlüğü olan tesisleriyle önemli bir devrimi sizin önderliğinizde gerçekleştirdik. İnanıyoruz ki bundan sonraki süreçte de sporcularımızla, gençlerimizle bu iddiayı daha yukarılara taşıyacağız."
Bakan Kasapoğlu, sporcu bursuyla eğitim mi spor mu ikileminin sona erdiğini vurgulayarak, "Eğitim mi spor mu ikilemi yıllardır var olan bir sorun. Bu manada sporcularımızın yıllarca verdikleri emeğin bu ikilem nedeniyle maalesef heba olmasını hep birlikte yaşadık, gördük. Hamdolsun ki bugün itibarıyla bu ikilem artık geride kalacak. Spordan ya da eğitimden feragat etme dönemini hep birlikte geride bırakıyoruz" diye konuştu.
Bakan Kasapoğlu, bu vesileyle sporcularımızın hem yüksek öğrenimde hem de geçtiğimiz günlerde attıkları yeni adımla ortaokulda, lisede aynı imkanlardan faydalanmaya başladığını belirterek, bu güzel tabloda emeği olan YÖK Başkanı ve ekibine, üniversitelere ve ailelere teşekkür etti.
"Sporcularımız, kahramanlarımız, göz bebeklerimiz, sizlerle gurur duyuyoruz" diyen Bakan Kasapoğlu, şunları kaydetti:
"İnşallah sizlerin başarıları, bu aziz milleti bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da gururlandırmaya devam edecek. İnşallah önümüzdeki yıl bu çıtayı daha yukarıya taşıyacağız. Sonraki yıllarda bu hedeflerimizi büyüteceğiz. İnanıyoruz ki olimpiyatlarda, uluslararası müsabakalarda sporcu sayımızla, madalyalarımızla, başarılarımızla yarınlara mührünü Türkiye'nin sporcuları vuracak. Sayın Cumhurbaşkanım, sizin ortaya koymuş olduğunuz hedefler ve vizyon doğrultusunda bakanlığımız, kulüplerimiz ve federasyonlarımızla birlikte bundan sonraki süreçte de el ele vereceğiz. Hedeflerimizi başarıya ulaştırma noktasında var gücümüzle çalışacağız."
Törende, milli sporcu bursu protokolü kapsamında en yüksek puanı alan, İstanbul Medipol Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi olan Feyza Elif Ersoy, sporcu bursunun eğitim-spor ikilemini kırmada milat olacağını dile getirdi.
Protokol kapsamında sırasıyla en fazla öğrenci kabul eden Koç, Bahçeşehir ve Sabancı Üniversitelerinin rektörleri de birer konuşma yaptı. Programda, milli sporcu bursu protokol töreni ve tanıtım filmleri de izlendi.
Törende Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, burs alan 76 sporcu ve öğrencinin imzaladığı forma, Bakan Kasapoğlu tarafından günün anısına takdim edildi. Sporcu öğrencilere hediyelerini ise Cumhurbaşkanı Erdoğan verdi. Bu sporcular arasında, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 2003 yılında açılışını yaptığı Rize Saynur Yardımcı Kadın Doğum Hastanesinde, açılış günü dünyaya gelen ve birlikte fotoğraf çekildiği, modern pentatlonda Yıldızlar Türkiye Şampiyonu ve dünya üçüncüsü Selen Gülel de yer aldı. Erdoğan, daha sonra katılımcılarla hatıra fotoğrafı çektirdi.
Haber Kaynağı:https://gsb.gov.tr/HaberDetaylari/1/1/225203/milli-sporcu-bursu-tanitim-toplantisi.aspx
9 Şubat 2021 Salı
Türk Futbolunun Tarihçesi
Türk Futbolunun Tarihçesi
Modern futbol, Türkiye'de 19. yüzyılın başlarında oynanmaya
başlandı. Dönemin anlayışına göre, futbol İslam gelenekleriyle bağdaşmadığından
bu spor dalının öncüleri Müslümanolmayan azınlık mensuplarıydı. Özellikle İzmir
ve Selanik'deki Rum, Ermeni, İngiliz ve İtalyan asıllılar, kendi aralarında
kurdukları takım ve kulüplerde futbol oynamaya başladılar. 1875 yılında
Selanik'te, 1877'de İzmir'de futbol, azınlıkların oynadığı, Müslümanların da
seyrettiği bir oyun olarak dikkati çekti. İzmir'de Giraud, Chernaud ve Whittal
aileleri futbolun öncüleri oldu.
1894'te İzmir'de kurulan Football Club Smyrna (İzmir Futbol
Kulübü), 1906 Ara Olimpiyatlarına katıldı ve Danimarka takımının ardından
ikinci oldu.
İzmir'de futbolun öncülüğünü yapanlardan James La Fontaine,
1889'da İstanbul'a yerleşti.
1899 yılında Kadıköy'de Reşat Danyal, Fuat Hüsnü Kayacan ve
arkadaşları ilk Türk takımı Black Stocking Football Club'ı kurdular. 1902'de
bütünüyle Türk futbolculardan oluşan Kadıköy futbol kulübü kuruldu. Ancak
dönemin baskıları sonucu, iki kulüp de faaliyetine son vermek zorunda kaldı.
1902 yılında James La Fontaine ile Horace Armitage,
Cadi-keuy Football Club'ı kurdu. Bu kulüpten ayrılan İngilizler 1903'te
kurdukları Moda Football Club'da toplandılar. 1904'te Rumlar Elpis kulübünü,
aynı yıl İngiliz Imogene gemisi de aynı adı taşıyan bir futbol takımını
kurunca, James La Fontaine Pazar Ligi adıyla anılan ilk ligi düzenledi. 1904'te
ilk Pazar Ligi şampiyonluğunu Imogene FC, 1905'te ise Cadi-keuy FC kazandılar.
1905 yılında ilk Türk futbol kulübü Galatasaray, 1907'de
Fenerbahçe ve 1903' de kurulan ancak Futbol Branşın'da 1910' da faaliyetlere
başlayan Beşiktaş Jimnastik Kulübü ile birlikte Pazar Ligi'nde Türk futbolcular
çoğunluğu sağladılar.
1908'de II. Meşrutiyet'in ilanı ise futbola hız kazandırdı.
Kulüp ve takım sayısı artarken, gençler arasında futbol en çok sevilen spor
dalı oldu. Kulüp sayısının artması üzerine İstanbul Futbol Kulüpleri Birliği
kuruldu ve İstanbul Pazar Ligi ile birlikte İstanbul Cuma Ligi olarak anılan
ikinci bir lig oluşturuldu. 31 Ağustos 1910'da kurulan Altınörs İdmanyurdu ve
Turan Sanatkarangücü'nün birleşmesiyle kurulmuştur. Sonradan adı Ankaragücü
oldu (1910) ve takım Ankara'ya taşınmıştır. İzmir'de kurulan ilk futbol kulübü
Karşıyaka oldu (1912). Altay 1914'te, Altınordu 1923'te, Göztepe ise 1925'te
kuruldu.
Cumhuriyet dönemi, Türk futbolunun yurt ölçüsünde
örgütlendiği kulüp sayısının beklenenin üzerinde arttığı bir dönem oldu.
1923'de Cumhuriyet'in ilanından önce kurulan Türkiye Futbol Federasyonu, aynı
yıl 21 Mayıs'ta FIFA üyeliğine kabul edildi. 26 Ekim 1923'de Türkiye Millî
Futbol Takımı ilk milli maçını Romanya ile İstanbul'da oynadı. Bu dönemde
Galatasaray Milli takımın iskeletini oluşturuyordu.[1954'te kurulan UEFA
(Avrupa Futbol Birliği), 1962 yılında Türkiye'yi bir Avrupa ülkesi olarak
üyeliğe kabul etti.
1951 yılında profesyonelliğin kabul edilmesi, futbolun bir
meslek dalına dönüşmesini ve gelişmesini sağladı. Türkiye futbol ligleri
günümüzdeki yapısına kavuşuncaya değin çeşitli adlar altında oynandı.Milli Küme
adı altında toplanan ve 1937'den 1943'e değin Maarif Mükafatı, 1944'ten 1951'e
değin de Milli Eğitim Mükafatı olarak anılan liglerden sonra 1959'da Milli Lig
(Türkiye Süper Ligi) kuruldu. 1959'dan itibaren düzenlenen Milli Lig
organizasyonları ve Kupa müsabakaları ile II. ve III. ligler, Türkiye'de
futbolun önde gelen spor dallarından bir haline getirdi.
1991'de Akdeniz Oyunları'nda finale çıkan genç nesil Türk
Futbol Tarihi'nde milat oldu. 1992 Avrupa Futbol Şampiyonası elemelerinde son,
1994 FIFA Dünya Kupası elemelerinde 5. torba olan milli takım, bu nesille
birinci torbaya kadar yükseldi. Akdeniz Oyunları finalinde Türk Ümit Milli
Futbol Takımı sonradan 2006 FIFA Dünya Kupası'nı kaldıran İtalya'ya elendi.
Oyuncuları A milli takıma yükselen bu nesille Fatih Terim teknik direktörlüğünde
takım Avrupa Futbol Şampiyonası elemelerinde İsviçre ve İsveç'i 2-1 yendi;
İsveç'i saf dışı bırakarak 1996'da İngiltere'de düzenlenen Avrupa Futbol
Şampiyonası'na katılmaya hak kazandı. Türk Milli Takımı turnuvada Hırvatistan,
Danimarka ve Portekiz ile aynı grupta yer aldı. Hırvatistan'a son dakikalarda
yediği golle yenilen milli takım Portekiz'e 1-0 ve Danimarka'ya 3-0 mağlup
oldu. Turnuvada hiç gol atamayan ve hiç puan alamayan Türk Milli Takımı ilk kez
katıldığı Avrupa Şampiyonası'ndan umduğunu bulamayarak döndü.
1998 FIFA Dünya Kupası elemelerinde grupta Hollanda ve
Belçika'nın ardından üçüncü olan takım turnuvaya gitme şansını son maçlarda
kaybetti. Mustafa Denizli yönetimindeEuro 2000 elemelerinde Almanya'nın
ardından grup ikincisi olarak play-off maçlarına kaldı. Play-offlarda
İrlanda'yı 1-1 ve 0-0'lık sonuçlarla eleyerek Belçika ve Hollanda'nın ortaklaşa
düzenlediği 2000 Avrupa Futbol Şampiyonası'na katılmaya hak kazandı. Türk Milli
Takımı B Grubu'nda İsveç, İtalya, Belçika ile eşleşti. İlk maçta İtalya'ya 2-1
kaybeden milliler, gruptaki ikinci maçında İsveç ile golsüz berabere kaldı.
Gruptan çıkan takımı belirleyecek son maçta ev sahibi Belçika'yı Hakan Şükür'ün
attığı 2 golle deviren Türk Milli Takımı İtalya'nın ardından ikinci olmayı
başardı ve futbol tarihinde ilk defa bir uluslararası organizasyonda çeyrek
finale yükseldi. Çeyrek finalde Portekiz ile eşleşen milliler rakibine 2-0'lık
sonuçla yenilerek turnuvaya veda etti.
2000 yılında, önce UEFA Kupasını, sonra da Süper Kupayı
kazanan Galatasaray, A Milli takımın iskeletini oluşturan oyuncuların önemli
bir kısmını da kadrosunda bulunduruyordu.
2002 FIFA Dünya Kupası elemelerinde Şenol Güneş yönetiminde
İsveç'in ardından ikinci olan milliler kupaya gitme hakkını da play-off'larda
Avusturya'ya 1-0 ve 5-0'lık sonuçlarla üstünlük sağlayarak kazanan
ay-yıldızlılar, tarihinin en büyük başarısını bu turnuvada elde etti. Temelini
1991 yılındaki Akdeniz Oyunları'nda ikinci olan futbolcuların oluşturduğu takım
Brezilya, Kosta Rika ve Çin ile birlikte C Grubu'nda yer aldı. Grup maçlarını
Kore'de oynayan Ayyıldızlılar ilk maçında Brezilya karşısında Hasan Şaş'ın
attığı golle öne geçmesine rağmen karşılaşmayı 2-1 kaybetti. İkinci maçında da
Kosta Rika ile 1-1 berabere kalan milliler, grubun son maçında Çin'i 3-0
yenerek gruptan ikinci olarak çıkmayı başardı.
Sporda İlginç Bilgiler
Kusursuz hat-trick bir maçta biri sağ ayak, biri sol ayak
diğeri ise kafa ile atılan üç gole verilen addır. Michel Platini, Avrupa futbol
şampiyonalarında iki kez kusursuz hat-trick yapan ilk ve tek futbolcudur.
Akrep Kurtarışı
Lakabı (El Loko) yani ‘Manyak’ olan Kolombiyalı kaleci Rene
Higuita Zapata, 1990 FIFA Dünya Kupası’nda Kolombiya milli takımının Valderrama
ve Asprilla ile birlikte en çok dikkat çeken oyuncularından biriydi. 1995
yılında Londra Wembley Stadyumu’ndaki İngiltere-Kolombiya maçındaki akrep
kurtarışıyla ünü dünyaya yayılmıştır. Dünyanın en çılgın kalecisi olmasının
yanında dünyanın en golcü 4. kalecisidir.
Derbi
Derbi, aynı kent veya bölgedeki iki takımın uzun süreli karşılaşmalarından doğan geleneksel rekabetidir. Bu sebeple Beşiktaş-Fenerbahçe-Galatasaray arasındaki karşılaşmalar derbi olarak kabul edilirken bu takımların Trabzonspor ile oynadıkları maçlar derbi sayılamaz.
13 Eylül 2006’da Arsenal futbol takımı, Hamburger SV ile
oynadığı Şampiyonlar Ligi maçında sahaya 11 farklı ülkeden futbolcuyla çıkarak
tarihe geçti.
Frank Lampard dünyanın en zeki futbolcularından biri. IQ`su
tam 150. Futbolcu olmasa atom mühendisi bile olabilirdi..
En fazla seyircinin izlediği bir Dünya Kupası maçı, 1950
Dünya Kupası finali oldu. Brezilya`nın Maracana Stadyumu`nda Brezilya ile
Uruguay arasında oynanan final maçını toplam 199 bin 854 kişi izledi..
Sakatlığı nedeniyle `En uzun süre oynamayan en pahalı
futbolcu`, Milan`a Real Madrid`den 11 milyon pounda gelen Fernando Redondo. İlk
maçında 3. dakikada dizinden sakatlanan Redondo, yaklaşık 2,5 yıl sahalardan
uzak kaldı. Redondo, 2.74 milyon pound, ev ve arabayı Milan`a geri vermek
istedi, ancak kulüp bu teklifi geri çevirdi.
EURO 2008 Elemeleri`nde Almanya, San Marino`yu deplasmanda
13-0 yendi. Bu skor, Avrupa Şampiyonası Elemeleri`nde alınan `en farklı sonuç`
olarak tarihe geçti..